20 Mayıs 2014 Salı

Televizyon Dizilerinin Etkisinde Bir Hayat

Son zamanlarda her televizyon kanalında birbiri ardına çıkan ve hayatımızın bir parçası haline gelen televizyon dizileri artmaya başladı. Bazıları oldukça uzun ömürlü olsa da birçoğu aslında yer bulamadı hayatımızda. Peki bunların etkileri neler olabilir bir topluma?

Bazı yerli dizilerimiz özellikle bol reyting alma problemiyle bol bol acılı sahneler içeren filmler yapıyorlar. Sömürülen küçük çocuklar, üvey anne ya da üvey baba eliyle şiddet gören hayata tutunmaya çalışan ya da tacize uğrayan çocukları anlatan pek çok dizi söz konusu. Pek çok animasyon çocuk filminde kahramanın anne ya da babası ölür bazılarında ikisi de. Çocuk tamamen yalnızdır ve ne yapacağını bilemeden hayata tutunmaya çalışır. Yetiştirme yurduna gitmemek için çaba harcar vs. Çocuk üzgündür. Haliyle izleyen çocuklar da üzgündür. Peki sonra ne olur?



Hayatının en hızlı gelişim gösteren ve etkilenmeye en çok açık ilk yıllarını yaşayan çocuklar Türkiye nüfusu içinde önemli bir yer tutmaktadır. Çocukluğun ilk yılları, kişinin yetişkinliğinde ulaşacağı bedensel ve zihinsel düzeyi saptayan, ruhsal ve toplumsal olgunlaşmasını biçimlendiren kritik yıllar olup, erken çocukluk yıllarında sağlıklı büyüme ve psiko-sosyal gelişim, geniş ölçüde çocuğun sosyal çevresiyle birlikte yaşadıklarına bağlıdır. Bu tür filmlerle büyüyen bir çocuk hayatı daima acı olarak görür. Mutsuzdur ya da mutsuz olması gerektiğini düşünür

Sade çocuklar mı etkileniyor peki? Kadınları da benzer şekilde etkilere maruz kalabiliyor. Dizi karakterleri nasıl giyiniyorsa öyle elbise alıyorlar, nasıl konuşuyorlarsa öyle konuşuyorlar, dizilerdeki karakterler hayattan ne bekliyor, nasıl bir yaşantıda bulunuyorsa öyle yaşamaya çalışıyorlar. Unutulmamsı gereken bir şey var. Diziler, online alışveriş siteleri gibi, sipariş verdiğimizde ayağımıza bir ürün getiren sitelere benzer, kumanda sizin elinizde, gerekeni yapmak da!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder